Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | free time n. | boş zaman | ||
Learning, having fun and loving one another in your free time is a pleasure. Boş zamanlarınızda öğrenmek, eğlenmek ve birbirinizi sevmek bir zevktir. More Sentences |
||||
General | free time n. | boş vakit | ||
Tom does that whenever he has free time. Tom ne zaman boş vakti olsa bunu yapar. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | free time n. | boş zaman | ||
What do you usually do in your free time? Boş zamanlarında genellikle ne yaparsın? More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | free time n. | istirahat zamanı | ||
Transportation | ||||
Transportation | free time n. | nakliyecilere veya konsinyatörlere ıstarya veya depolama ödemesi çıkmadan önce kargolarını yükleme veya boşaltmaları için tanınan süre |